Yapılara etki eden su türleri
Yapılara etki eden suları, toprak üstü seviyesini sınır kabul ederek, yer altı suları ve yer üstü suları olarak iki grupta incelememiz mümkündür. Üzerine oturtuldukları topoğrafik oluşumla teması başladıkları anda yapıların, su ile ilişkisi başlamış sayılmaktadır. Dolaysıyla öncelikle yapının toprakla ilk temasla başladığı yapı elemanı olan temellerin karşı karşıya olduğu yer altı sularının gruplandırmasının yapılması gerekmektedir.
Yapılara etki eden yeraltı suları
Yağmur, kar ve dolu olarak yeryüzüne düşen yağışlar, toprak, geçirimli taş delikleri, çatlak ve yarıklardan geçerek toprak üstü seviyesinin altına inmeye başlarlar. Yer kabuğu katmanının üst kotunun hemen altında bulunan geçirimli zeminden yer çekiminin etkisiyle derinlere hareket etmeye başlayan su, zemin taneleri arasındaki hava boşluklarını doldurarak adsorbe edilirler. Adsorbe su olarak tanımlanan bu su türü, genellikle yapıya yanal yüzeylerden etki oluşturmaktadırlar.
Yer çekimine bağlı olarak hareketine düşey olarak devam eden yağış suları, geçirimli zeminden, daha az geçirimli zemine ulaştığında, zeminler arası yoğunluk farkından (taneler arası boşluk oranından) dolayı iki zemin grubu arasında birikme sularının oluşmasına neden olurlar. Suların, yerçekimine bağlı hareketi, geçirimsiz zemine ulaşıncaya kadar devam eder. Geçtiği bütün zemin gruplarında suyun toprağa dolgunluğu gerçekleşerek, geçirimsiz zemin üzerinde birikmeye başlarlar. Kapiler su olarak adlandırılan bu suların en üst kotu aynı zamanda en yüksek yer altı su seviyesi olarak belirlenir. Yapının maruz kaldığı suyun hidrostatik basıncına neden olan su grubu da ağırlıklı olarak bu sulardan oluşmaktadır.
Yapılara etki eden yerüstü suları
Toprak üstü seviyesinin, yani yapının toprağın üstünde kalan bölümüne etki eden suları; yağmur-kar-dolu gibi yağış suları, havada bulunan su buharı ve kullanım suları olarak sınıflandırmak mümkündür. Bahsedilen su grupları içinde yapıyı en fazla etkileyen yağış suları, yapının bulunduğu coğrafik konum ve iklimin etkisiyle en fazla değişkenlik gösteren parametredir. Kullanım suları ve havadaki su buharının yapıya temas ve etki süresi düşünüldüğünde, yağış sularının yapıyla doğrudan teması, daha fazla süre ve etki göstermektedir.
Su buharı ise havanın sıcaklığı ile doğru orantılı olarak, suyun daha fazla buharlaşarak, yapı elemanı yüzeyindeki sıcaklık farkından dolayı yoğuşması ile meydana gelen etkileşimidir. Kullanım sularıysa genellikle yapı içinde bulunan banyo, tuvalet, mutfak, çamaşır ve çöp odalarında geçici olarak etki edebilen su grubu olarak kabul edilmektedir.
Suyun yapıda davranışları ve su yalıtım malzemeleri
Suyun, yapı elemanı ve malzemesiyle oluşturduğu etkileşim sonucunda çatlak, dökülme, kabarma, küf ya da mantar gibi gözlemlenebilen sonuçlar, suyun; Donma etkisi, Şişme-büzülme etkisi, Yoğuşma-buharlaşma etkisi ve Islanma-kuruma etkisi gibi fiziksel reaksiyonlardan kaynaklanmaktadır.
Tarihsel süreçte, su yalıtımı amaçlı kullanılan ilk malzeme türü olan bitümler dışında, zamanla süregelen değişim, sanayi ve teknolojik devrimlerin de gerçekleşmesiyle çeşitli yapı malzeme grupları oluşmaya başlamıştır. Önceleri sadece, bitüm ve türevlerinin yüzeysel sürme uygulanması revaçtayken, bu malzemelerin örtü tabakası haline getirilmesi uygulamada çeşitliliğe neden olmuştur. Yine bitüm esaslı malzemeler dışında, çimento ve sentetik pazarının da gelişmesiyle yeni akım malzemeler piyasaya sürülmeye başlamıştır. Su yalıtım malzemelerinin gruplandırılması dört ana başlık altında yapılmaktadır. Bunlar; Serme şeklinde uygulanan malzemeler (membranlar), Sürme tip yalıtım malzemeleri (likitler), Toz halinde kullanılan malzemeler (katkılar) ve Mastik, şişen bant vb. yardımcı malzemelerdir (tamamlayıcılar).