Vakum uygulaması nedir? Vakumlama betona nasıl etki eder?
Daha az kılcal boşluklu beton üretmenin en etkili yolu betona vakum uygulaması yapılmasıdır. Bu uygulama ilk olarak 1935 yılında United States’de K. P. Billner tarafından keşfedilmiştir. Daha sonraki 20 yıl içinde Kalifonya’ daki Shata Barajı’nda, Washington’daki Pentagon Building gibi bazı önemli projelerde de kullanılmıştır. Ancak bu uygulamanın araç ve gereçleri çok pahalı ve ağır olduğu için U.S. beton firmaları uygulamayı bir süreliğine askıya almıştır. Devamında ki yıllarda kullanılan araç ve gereçlerin daha ucuz ve hafif hale gelmesiyle tekrardan gündeme gelmiş ve günümüze kadar devam etmiştir.
Özellikle ağır yük ve olumsuz hava koşullarına maruz kalan betonlarda kullanılan bir yöntem olan vakum uygulaması; kalıba yerleştirilen taze betonun özel aparatları yardımıyla yüzeyinden yaklaşık 15 cm derinlikten suyun geri çekilme işlemidir. Geri çekilen su total miktarın yaklaşık %20’si kadardır ve kalan su hidratasyon için yeterlidir. Derinlik arttıkça vakumun etkisi azalmaktadır. Bu işlemin yapılmasından sonra betonun priz süresi hızlandırılmış, daha kısa sürede hizmete sunulabilir, kullanılabilir beton üretilmiş olmaktadır.
Vakum uygulamasındaki amaç işlenebilirlik için olan suyun buharlaşamayıp agrega taneleri arasında oluşturduğu hava boşluklarının alınmasıdır. Böyle bir yöntemle su miktarı azaltılıp optimum S/Ç oranına ulaşılır. Karışımdaki S/Ç oranının azaltılması hem fiziksel hem de mekanik özelliklerde iyileşmeye sebep olur. Vakum uygulaması %10 – %50 arasında basınç dayanımında artış gösterdiği, yine dayanıklılık açısından da daha iyi beton üretildiği yorumları yapılmaktadır. Vakum uygulamasının avantajları şu şekilde sıralanabilir: Uygulama ile S/Ç oranının azalmasından dolayı kısa sürede yüksek dayanım elde edilmesine olanak sağlar. Kılcal boşlukların azalmasına bağlı olarak basınç dayanımında önemli derecede artış gözlenir. Yüzey sertliğinin yaklaşık %130’a artması sonucu ortaya çıkabilir. Yüzey aşınma direncinin artması sağlanır. Betona sızan su miktarının azalması gözlenir. Sızan su miktarının azalmasına bağlı olarak sülfata, alkali-silika reaksiyonlarına karşı direncin artması görülür.
Dayanıklılık, betonun yaygın olarak kullanılmasındaki temel özelliklerinden birini temsil etmektedir. Betonun dayanıklılığı, hava koşullarına, kimyasal saldırılara, aşınmaya veya diğer herhangi bir caydırma işlemine direnme kabiliyeti ile belirlenmektedir. Dayanıklı beton, çevre şartlarına maruz kaldığında orijinal şeklini, kalitesini ve servis verimini koruyacaktır. Düzgün tasarlanmış, hazırlanmış, yerleştirilmiş, test edilmiş, denetlenmiş ve kürlenmiş beton, az veya hiç bakım gerektirmeden onlarca yıl hizmet verebilir. Dayanıklı beton sağlamak için, betonun kullanım amacındaki özel talepleri dikkatli düşünülmelidir. Ancak, iyi malzeme seçimi ve uygun malzeme seçimi her zaman dayanıklı beton üretileceği anlamına gelmemektedir. Çünkü ilk hazırlandığında homojen olan betonun hidratasyon işlemi tamamlandıktan sonra zamanla bünyesinde kılcal boşluklar meydana gelmektedir. Oluşan kılcal boşluklara sızan suların da betonun yapısına zarar vermesi de kaçınılmaz hale getirmiştir.