Sel felaketi ve su taşkınlarının sebepleri
Sel felaketi kentlerde yaşamı olumsuz etkileyen ve hayatı adeta felç eden bir doğa olayıdır. Akarsu yatağındaki debinin, yağış miktarının ani artması, sıcaklığın artmasına bağlı olarak kar kütlelerinin ani erimesi gibi durumlarda artması yatağın kapasitesinden fazla su seviyesine çıkmasına neden olmaktadır. Su seviyesinin yatağın kapasitesini aştığı durumlarda ise akarsu yatak çevresinde bulunan canlılara, yerleşim alanlarına ve arazilere zarar vermesi olayına taşkın denmektedir. Taşkın olayı genellikle toprak geçirgenliğinin düşük ve eğimli olduğu arazilerde şiddetli ve uzun süreli yağışlardan sonra meydana gelmektedir.
Bir akarsuyun doğa olayları sonucunda yatağını aşarak yerleşim yerlerine, canlılara, alt ve üst yapı tesislerine zarar vermek suretiyle etki ettiği alanlarda sosyal ve ekonomik faaliyetleri sınırlandıracak veya durduracak düzeyde akış büyüklüğü oluşturması olayına sel denilmektedir. Ülkemizde sel ve taşkın kelimelerinin kullanımında kavram kargaşası bulunmakta olup sel yerine taşkın veya sel yatağı yerine taşkın yatağı terimleri kullanılmaktadır.
Taşmış durumda olan ölçüyü aşan aşırı su baskınıdır. Bir akarsuyun çeşitli sebeplerle yatağını aşarak çevresinde bulunan yaşam alanlarına, canlılara ve arazilere zarar vermesi veya zarar verecek şekilde onları tehdit etmesi olayına taşkın denir. Sel ise; sürekli yağmur yağması ya da karların birden erimesi sonucunda her şeyi sürükleyen su baskınıdır.
Şehir taşkınları olarak adlandırılan taşkınların oluşumundaki en önemli faktör nüfusun artışıyla birlikte hatalı yerleşim ve arazi kullanımıdır. İnşa edilen binalar, yollar ve tahrip olmuş bitki örtüsü nedeniyle yerleşim alanlarında yağışın toprağa sızması engellenmekte, bu nedenle ani taşkınlar meydana gelmektedir. Dere yatakları üzerinde yapılaşmanın devam etmesi durumunda küresel iklim değişiminin etkileri sonucunda artan yağışlarla birlikte şehir taşkınları Türkiye’de gerçekleşen afetler arasında önemli bir yer tutacaktır.
Yerleşim alanlarında bulunan havzaların su toplanma alanlarında tedbir alınmaması veya bu tedbirlerin yetersiz olması sebebiyle ani su yükselmeleri durumunda yerleşim yerinin en yüksek zemin seviyesinden başlayarak aşağılara kadar ulaşan su kütlesi kontrol edilemeyen yüzeysel akışa yani taşkına dönüşür. Bu noktada alt yapı tesislerinin önemi büyüktür. Hızlı kentleşmeyle birlikte yaşanan nüfus artışı ve buna bağlı olarak yapılaşma hızına paralel olarak alt yapı tesisleri yeteri kadar geliştirilmemektedir. Plansız yapılaşmaların akarsu yataklarının suyu taşımasını engellemesi ya da kentsel atıkların akarsu yataklarını tıkaması olası taşkın risklerini üst seviyelere çıkarmaktadır.
Aşırı yağışlar ve sel felaketi
Aşırı şiddetli yağışlar, heyelanlar, buz kütlelerinin ani salınımı, baraj yıkılmaları sonucu depolanan suyun ani boşalması ya da taşkın koruma çalışmalarının yetersiz kalması kaynaklı olarak dağlık alanlardaki membadan harekete geçen yüzeysel akımın çok hızlı toplanması sonucu ani taşkınlar meydana gelmektedir. Su seviyesindeki yüksek akım şiddetinin neden olduğu ani yükselmeyi takiben su yüksekliğinde hızlı bir azalma olur. Deşarjlar çok hızlı maksimum seviyeye ulaşır ve hemen hemen aynı hızda azalır. Ani taşkınlar meydana geldiği alanda ağır hasarlara neden olmasının yanında sediment taşınımı ve erozyonlara neden olabilmektedir. Ani taşkınların oluşumunun engellemesi için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca risk planlamaları yapılırken meteorolojik verilerin gerçek zamanlı takibinin yapılması ve arazinin kullanım bilgileri büyük önem taşınmaktadır.
Yapıların olağanüstü su seviyesinin yükselmesi durumunda zarar görmeyecek şekilde yapılmaları, su havzalarında biriktirme alanlarının oluşturulması, bentler, derivasyonlar ve yatak düzenleme yapıları vb. gibi önlemlerdir.