Asbest nedir? İnşaat sektöründe nerelerde bulunur?
Asbest; doğal olarak oluşan, ezildiği ve işlendiğinde kolaylıkla uzun, ince ve esnek liflere ayrılabilen altı tür lifli silikat minerali için kullanılan mineralojik ve ticari bir terim olarak tanımlanmaktadır. Bu terimin kökeni, Yunanca yanmaz anlamına gelen “Asbestinon” kelimesinden gelmektedir. Antik çağlarda bu mineraller için asbestos, asbestus, asbestinon, asbest, asbeste, asbeston, abeston, amiantos, amiantus, amianthus, amiant ve amiante terimleri de kullanılmıştır.
Yapılarına göre amfibol ve serpantin olmak üzere iki grupta sınıflandırılmaktadır. Amfibol grubu mineraller krokidolit (mavi asbest), amosit (kahverengi asbest), tremolit, aktinolit, antofilit, serpantin grubu mineral ise krizotil (beyaz asbest) dir.
Yüksek çekme dayanımı, yüksek eğilme- bükülme kabiliyeti, yüksek elektrik direnci ve manyetik duyarlılığa sahip olması, alkali ortama karşı dirençli olması, liflerin sulu ortamlarda ve organik bileşiklerde çözünmemesi, buharlaşmaması, yüzey özellikleri ve en önemlisi ısıya karşı dayanımının yüksek olması, asbestin başlıca fiziksel ve kimyasal özellikleridir.
Sahip olduğu fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle birçok endüstri dalında kullanım alanı bulmuş ve yapı ürünlerinde de kullanılmıştır. Asbestin insan sağlığına zararlı etkilerinin anlaşılmasıyla asbestli yapı ürünlerinin kullanımı birçok ülkede yasaklanmıştır. Ancak dünyada özellikle 1980 yılına kadar asbestli bu ürünler birçok yapıda kullanılmıştır.
Kimyasal etkilere dayanımı yüksek olması nedeniyle uzun ömürlü bir mineraldir. Bu nedenle asbestli yapı ürünlerinin kullanıldığı geçmişte yapılan bu binalarda asbestin sağlığa zararlı etkileri sürmektedir. Asbestli yapı ürünleri, yapıda, duvarda, tavanda, çatıda, döşemede, cephede, hizmet alanlarında ve borularda, yapısal öğelerin yalıtımında, elektrik panosu, kablo yalıtımı asansörler, laboratuvar tezgahları vb. diğer alanlarda kullanılmıştır.
Genel olarak, mineral parçacıklarının akciğerlerde tutunarak hastalık oluşturması parçacıkların, boyutlarına, kimyasal özelliklerine ve yüzey özelliklerine bağlıdır. Solunması en tehlikeli olan asbest lifleri; uzunluğu 5 μm’ den fazla, çapları 0.25 μm‘ den az ve en/boy oranı 3 den fazla olan asbest lifleridir. Bu aralıktaki lifler akciğerlere solunum yoluyla en kolay ulaşan liflerdir. Yapılan deneylerde uzunluğu 3 μm’den kısa, çapı 1.5 μm‘ den fazla olan liflerin tümör oluşturmadığı görülmüştür. Liflerin 3 µm’ den daha geniş çapta olanları ise solunamaz. Liflerin uzunluğu artıkça kanserojenliği de artmaktadır. 10 μm’ den uzun lifleri oldukça kanserojendir.
Asbestin tüm türleri, solunum sistemi hastalıkları olan asbestosis, mezotelyoma, plevra hastalıkları ve akciğer kanserine neden olmaktadır. Aynı zamanda tüm asbest türleri, gırtlak, böbrek, yumurtalık kanseri ve yemek borusu, mide, bağırsak, pankreas gibi sindirim sistemi kanserlerinin gelişiminde etkilidir. Ayrıca, Gözlerin sürekli olarak asbestten etkilenimi gözlerde hipertrofik konjuktivit hastalığının oluşumuna neden olmaktadır.