Konut talebi ve Mimari tasarım süreci
Konut bireylerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için üretilmekte ve arz edilmektedir. Birey, ister konuta sahip olsun, ister kullanım hakkından faydalansın, her bireyin içinde yaşamak isteyeceği bir konut ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye’de kentleşme hızlı ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmektedir. Köyden kente göç sonucunda hızla artan nüfus, yeni yerleşim ve istihdam alanlarının oluşmasına, büyümenin sonucu olarak yeni bina ihtiyacının artmasına yol açmaktadır.
Kentin bu ihtiyaca cevap verebilmesi açısından yerel yönetimler yeni imar alanları oluşturmakta ve kentler çoğunlukla çepere doğru yayılarak büyümektedir. Bu süreçte, sermayenin inşaata yönelmesi ile yeni konut satış politikaları ve yeni pazarlama teknikleri oluşmakta, gayrimenkul danışmanlığı gibi yeni iş kolları belirmektedir. Konut; mimar ile işveren kararıyla tasarlanan ve oluşturulan bir yapı olmasının ötesinde, çeşitli sektör ve disiplinlerden gelen talepler doğrultusunda oluşan, farklı dinamiklerin etkin olduğu bir sürecin ürününe dönüşmektedir.
Konut, içinde yaşanılan birim olmanın ötesinde metalaşmakta ve ülke ekonomisinde önemli bir yer olan konut sektörü oluşmaktadır. Konut üretimleri bulunulan bölgeye, arz ve talebe göre farklılaşmaktadır. Özellikle üst gelir grubuna yönelik olarak lüks konutlar üretilirken bir yandan da orta ve alt gelir grubuna yönelik standart ve düşük maliyetli konutlar üretilmektedir. Lüks konutlar, pazarlama teknikleri aracılığıyla reklam ürünler olarak afişlerde, gazetelerde ve televizyonlarda sürekli olarak yer alırken, orta ve düşük gelir grubuna yönelik konutlar çoğunlukla reklam ihtiyacı duyulmadan satılmaktadır.
Konut tasarımında mimarların yaşadığı zorluklar
Apartmanlaşma ile birlikte, merkezde inşa edilen az sayıda yapıda farklılaşma görülürken, merkezden uzaklaştıkça veya gelir seviyesinin azaldığı bölgelerde morfolojik açıdan benzer yapılar inşa edilmektedir. Yasal mevzuatlar, yönetmelikler, plan notları, müşteri talepleri gibi birçok faktör, mimari tasarımı ve ürünün oluşumunu etkilemektedir. Mimarlar, projelerini yasal mevzuata ve müşteri taleplerine uygun olarak gerçekleştirmeli ve serbest piyasa koşullarında iş alabilmek için rekabet etme gücüne sahip olmak durumundadırlar. Dolayısıyla, mimarların etkinliği, yasal mevzuatlara, müşterilere ve rekabet edebilme gücüne göre değişiklik göstermektedir.
Mimarların ürünleri genellikle isimleri ve unvanları dahi kullanılmadan kentlerde sergilenmekte ve pazarlama teknikleri aracılığıyla satışa sunulmaktadır. İnsanlar satın alacakları konutları, müteahhitler, emlakçılar, gayrimenkul danışmanları aracılığıyla seçmektedirler. Apartman tipi konutların projelendirme sürecinde mimarlar çoğu zaman yapının içinde yaşayacak, kullanacak, barınacak insanlarla veya mal sahipleriyle görüşmeden tasarımı gerçekleştirmek durumunda kalmaktadırlar. Mimar, hiç görmediği ve fikir alışverişinde bulunmadığı kullanıcılara göre tasarımı şekillendirmektedir. Kullanıcı açısından bakıldığında ise, insanlar yaşayacakları konutları bir tasarım yığını içinden seçmek ve kendilerini yerleşecekleri konuta göre dönüştürmek durumunda kalmaktadırlar.