Dış cephe tasarımı ve Ekolojik yapının önemi
Yapıların insan üzerindeki etkisini öncelikle yapının dış cephe veya görünüşü ile insan gözü arasındaki iletişimi ile gerçekleşmektedir. Bu ilişki dış cephe tasarımının insan üzerindeki etkisini oluşturur. Birçok tasarımcı da bundan yola çıkarak dış cephe tasarımını yapının tanıtımı ve birincil algısı olarak kabul eder. Dış cephe tasarımında kullanılacak olan malzemelerin görsel etkisi önem arz etmektedir. Tercih edilecek malzeme, yapının vurgulamasını arttırabildiği gibi azaltabilmektedir.
Tasarımda; kullanıcı gereksinimleri düşünülerek tasarlanan iç mekânlar, kabukla bir bütün olarak çalışabilmektedir. İç mekânda verilmek istenen algının çevredeki ziyaretçiler tarafından da hissedilebilmesi için, insanların görsel iletişiminin birincil olarak gerçekleştirildiği dış cephelerde oluşturulan doku ve görseller önem arz etmektedir.
Dış cephe ve İç mekan tasarımından sonra Ekolojik tasarımda önemlidir.
Ekolojik tasarımda temel amaç; soluduğumuzu hava, içtiğimiz su ve yaşam koşullarının yanı sıra öncelikli besinlerimizi ürettiğimiz toprağın kirlenmemesi ve temiz saklanmasıdır. İnsanoğlunun hayatına devam edebilmesi; doğal çevrenin kalitesine ve insanoğlunun doğal çevreye zarar vermeden, bozmadan ve kirletmeden sürdürebilme yeteneğine bağlı olacaktır. İnsan sağlığı tamamen doğanın korunmasına bağlıdır.
İnsanoğlu doğayı en çok kirleten canlı türüdür. Uzun zaman önce doğayla iç içe yaşayan insan toplulukları, günümüzde geliş igüzel yerleşimleri ve çevreye bıraktıkları çöpleriyle büyük bir sorun teşkil etmektedirler. Yeryüzünün %1 den az yer kaplayan insanlar, çevre kirliliğinin %99 unu yapmaktadır. Doğal çevre kirliliğiyle beraber yenilenebilir olmayan enerjinin tüketimi her geçen gün artmaktadır.
Fosil yakıtları olmasa Endüstriyel sanayi sona erer. Elektrik olmazsa elektronik aletler ve birçok sistem çalışmayacak, modern uygarlığın en önemlisi olan petrol ve elektrik olmadığında İnsanoğlu Taş devrine geri dönecektir. Yapılı çevre ve doğal çevre arasında ortak yaşamsal ilişkiyi anlatan köklü bir çevreyle ilgili sistemin temel alınması gerekmektedir. İnsan yaşamındaki her türlü mamul, yarı mamul ve akla ne geliyorsa ekolojik sistemin içinde düşünülmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Gereksinimin sağlanması hala çevre tasarımcıları arasında tamamen çözülememiştir. Ekotasarım günümüz teknolojisiyle üretilen ürünlerle “güneş kolektörü, rüzgâr jeneratörü, fotovoltaik ve biyosindirici gibi cihazlar kullanılarak yapılan tasarım değildir. Bu cihazların kullanımı yanlış olmamakla birlikte tek başlarına eko tasarımını ifade etmemektedirler. Bu ürünlerin kullanımını marifet sanan tasarımcıların oluşturduğu tasarım anlayışı türemiştir ve Mimarı dergilerde bu anlayışı desteklemektedir. Oysaki bu yapılan sadece eko cihaz mimarlığıdır. Buda bizi doğadan uzaklaştıran teknolojinin yansımasıdır.
Yeşil tasarım eşittir düşük enerji maliyeti demek değildir. Yeşil tasarımdaki amaç tasarım yoluyla çevreyle bütünleşmektir. Yoksa teknolojik cihazlarla donattığımız bir yapının enerji tasarrufu anlamında değildir. Mühendislik tasarımlarında önemli olan nokta sonuç iken çevre tasarımlarında amaç çevre ve çevresel uyumdur. Tasarlanan sistemlerde çevreyle uyumlu bütünleşme önceliğimiz olmalıdır. Yapılı çevrede başlayan sürecin yaşamını tamamladığında doğal çevreye dönüşü nüde sistemin içinde düşünmeliyiz. Bu kâğıt üzerinde kolay görünse de bütünüyle başarılması zor ve karmaşık bir görevdir.